4 Ara · 8 dk okuma

Saas ve On Premise Hakkında Tüm Bilgiler

SaaS ve On-Premise arasındaki kritik farkları, toplam sahip olma maliyetini (TCO) ve güvenlik yönlerini keşfedin. İşletmenizin geleceği için en doğru kararı nasıl vereceğinizi öğrenin.

Dijital dönüşümün her sektörü yeniden şekillendirdiği günümüz iş dünyasında, doğru teknoloji altyapısını seçmek, bir şirketin başarısı ile başarısızlığı arasındaki ince çizgiyi belirleyebilir.

Bu stratejik kararların merkezinde ise yazılımın nasıl tedarik edileceği ve yönetileceği sorusu yer alır.

Yıllardır süregelen bu tartışmanın iki ana kahramanı var: Hizmet Olarak Yazılım (SaaS) ve Şirket İçi (On-Premise) modeller.

Bu iki yaklaşım, sadece bir yazılımın nerede barındırıldığını değil, aynı zamanda maliyet, güvenlik, esneklik ve inovasyon kapasitenizi temelden etkileyen tamamen farklı iş felsefelerini temsil eder.

Bu rehber, bu iki model arasındaki farkları netleştirmek, klişelerin ötesine geçmek ve işletmenizin benzersiz ihtiyaçları için en doğru kararı vermenize yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır.

Karar Anındaki Kafa Karışıklığı: Hangi Model Benim İçin Doğru?

Birçok işletme lideri ve IT yöneticisi, yeni bir kurumsal yazılım (ERP, CRM vb.) yatırımı yaparken bu temel soruyla karşı karşıya kalır.

On-Premise modeli, veriler ve altyapı üzerinde tam kontrol sunan, yıllardır bilinen ve güvenilen bir kale gibi görünür.

Diğer yanda ise SaaS modeli, düşük başlangıç maliyetleri, esneklik ve hızlı kurulum vaatleriyle modern ve çevik bir alternatif olarak parlar.

Bu durum, karar vericileri bir ikilemde bırakır.

Bir yanda veri güvenliği ve tam kontrol arzusu, diğer yanda ise maliyetleri düşürme ve hızla ölçeklenme ihtiyacı vardır.

Yanlış bir model seçimi, sadece finansal bir hata olmakla kalmaz, aynı zamanda şirketin operasyonel verimliliğini, rekabet gücünü ve gelecekteki büyüme potansiyelini yıllarca olumsuz etkileyebilecek stratejik bir yanlıştır.

Göz Ardı Edilen Gerçekler: Yanlış Model Seçiminin Ağır Bedeli

Bu karar, sadece bir teknik detay gibi görünse de, sonuçları tüm organizasyonu etkiler.

Geleneksel On-Premise modelinin en büyük handikaplarından biri, genellikle gözden kaçan devasa ön yatırım ve bakım maliyetleridir.

Sunucu alımı, veri merkezi kurulumu, lisanslama ücretleri, soğutma ve enerji giderleri ile bu altyapıyı yönetecek uzman IT personelinin maaşları, toplam sahip olma maliyetini (TCO) başlangıçta tahmin edilenin çok üzerine çıkarabilir.

Diğer yandan, SaaS modeline geçişin cazibesine kapılıp stratejik bir planlama yapmamak da benzer şekilde tehlikelidir.

Veri yönetimi, güvenlik protokolleri ve mevcut sistemlerle entegrasyon gibi konular dikkatlice ele alınmazsa, işletmeler kendilerini beklenmedik uyumluluk sorunları ve veri karmaşası içinde bulabilirler.

Pazarın yönelimi ise bu konuda oldukça net sinyaller veriyor.

Gartner gibi önde gelen araştırma şirketlerinin analizleri, kurumsal yazılım harcamalarının hızla SaaS modeline kaydığını gösteriyor. Örneğin, 2024 yılına gelindiğinde, kuruluşların %99'unun en az bir SaaS uygulaması kullandığı ve 2025 yılına kadar kurumsal uygulamaların %85'inin SaaS tabanlı olacağı öngörülüyor.

Bu istatistikler, On-Premise altyapısının getirdiği operasyonel yük ve maliyetlerden kaçınma ve bulutun sunduğu esnekliğe yönelme eğiliminin ne kadar güçlü olduğunu kanıtlamaktadır. Bu trendin dışında kalmak, giderek artan bir rekabet dezavantajı yaratmaktadır.

Kapsamlı Karşılaştırma: İşletmeniz İçin En İyi Yolu Bulmak

Doğru kararı vermek, her iki modelin de avantajlarını, dezavantajlarını ve en uygun kullanım senaryolarını derinlemesine anlamaktan geçer. İşte bu iki dünyayı tüm yönleriyle inceleyen bir rehber:

SaaS ve On-Premise Arasındaki Temel Farklar Nelerdir?

En temel düzeyde, fark mülkiyet ve konumda yatar.

  • On-Premise (Şirket İçi): Yazılım, şirketin kendi sunucularında, kendi veri merkezinde barındırılır. Şirket, yazılım lisansını satın alır ve altyapının tüm yönetiminden (bakım, güncelleme, güvenlik) kendisi sorumludur.
  • SaaS (Hizmet Olarak Yazılım): Yazılım, hizmet sağlayıcının bulut altyapısında barındırılır. Şirket, yazılıma bir web tarayıcısı üzerinden, genellikle aylık veya yıllık bir abonelik ücreti ödeyerek erişir. Altyapı yönetimi tamamen hizmet sağlayıcıya aittir.

Maliyet Yapısı ve Toplam Sahip Olma Maliyeti (TCO)

Bu, iki model arasındaki en belirgin farklardan biridir ve genellikle karar sürecini en çok etkileyen faktördür.

  • On-Premise: Yüksek başlangıç sermayesi (CapEx) gerektirir. Sunucu, ağ donanımı, yazılım lisansları ve kurulum için büyük bir ön yatırım yapılır. Buna ek olarak, personel, enerji, soğutma ve periyodik bakım gibi sürekli işletme giderleri (OpEx) mevcuttur.
  • SaaS: Düşük başlangıç maliyeti sunar ve harcamaları öngörülebilir bir işletme giderine (OpEx) dönüştürür. Donanım veya altyapı yatırımı yoktur, sadece abonelik ücreti ödenir. Bu model, özellikle sermayesini başka alanlara yatırmak isteyen KOBİ'ler ve startup'lar için caziptir.

Güvenlik ve Kontrol

Veri güvenliği, özellikle hassas bilgilerle çalışan endüstriler için en önemli önceliktir.

  • On-Premise: Veriler ve altyapı üzerinde mutlak kontrol sağlar. Şirket, kendi güvenlik protokollerini, erişim kontrollerini ve güvenlik duvarlarını kurarak tüm süreci yönetir. Bu, bazı katı regülasyonlara (KVKK, GDPR vb.) tam uyum sağlamak isteyen kuruluşlar için kritik olabilir.
  • SaaS: Güvenlik sorumluluğu hizmet sağlayıcı ile paylaşılır. Önde gelen SaaS sağlayıcıları, genellikle tek bir şirketin karşılayamayacağı kadar gelişmiş güvenlik altyapılarına, siber güvenlik uzmanlarına ve felaket kurtarma planlarına milyonlarca dolar yatırım yaparlar. Ancak bu modelde, verilerinizi üçüncü bir tarafa emanet etme zorunluluğu vardır.

Ölçeklenebilirlik ve Esneklik

İşletmeler büyür, küçülür veya mevsimsel dalgalanmalar yaşar. Yazılım altyapısının bu değişimlere ne kadar hızlı adapte olabildiği hayati önem taşır.

  • On-Premise: Ölçeklendirme yavaş, maliyetli ve karmaşıktır. Kullanıcı sayısını artırmak veya daha fazla işlem gücüne ihtiyaç duymak, yeni sunucular satın almayı, kurmayı ve yapılandırmayı gerektirir. Bu süreç haftalar veya aylar sürebilir.
  • SaaS: Neredeyse anında ölçeklenme imkanı sunar. Birkaç tıklama ile kullanıcı sayısını artırabilir veya azaltabilir, daha yüksek bir abonelik planına geçerek anında ek kapasiteye ve yeni özelliklere sahip olabilirsiniz. Bu esneklik, hızla büyüyen veya değişken iş hacmine sahip şirketler için büyük bir avantajdır.

Sık Yapılan Hatalar: Model Seçimi ve Geçiş Sürecindeki Tuzaklar

Doğru modeli seçmek, başarılı bir dijital dönüşümün sadece ilk adımıdır. Süreçte yapılan bazı yaygın hatalar, projenin başarısız olmasına neden olabilir.

  1. Sadece Fiyat Etiketine Odaklanmak: On-Premise'in başlangıçtaki lisans maliyeti ile SaaS'ın yıllık abonelik ücretini doğrudan karşılaştırmak yanıltıcıdır. On-Premise'in gizli maliyetlerini (bakım, personel, enerji vb.) içeren tam TCO analizi yapılmalıdır.
  2. Kültürel Değişimi İhmal Etmek: Özellikle On-Premise'den SaaS'a geçiş, sadece teknik bir değişiklik değil, aynı zamanda bir iş kültürü değişimidir. Ekiplerin yeni iş akışlarına adaptasyonu ve eğitimi için yeterli kaynak ayrılmalıdır.
  3. Veri Yönetimi ve Entegrasyon Stratejisinin Olmaması: Hangi model seçilirse seçilsin, yeni yazılımın mevcut sistemlerle nasıl konuşacağı ve verilerin nasıl taşınacağı (migrasyon) en başından planlanmalıdır. Bu adımın atlanması, veri karmaşasına ve operasyonel felakete yol açabilir.

Modellerin Geleceği: Trendler ve Beklentiler

Yazılım dünyası statik değildir ve her iki model de geleceğin teknolojik trendlerine uyum sağlamak için evrim geçirmektedir.

SaaS'ın Yükselişi Durdurulamıyor: Yapay zeka (AI) ve makine öğrenimi gibi teknolojiler, SaaS platformlarına giderek daha fazla entegre ediliyor. AI destekli analitik, tahmine dayalı öngörüler ve akıllı otomasyon gibi özellikler, SaaS'ı sadece bir veri depolama aracı olmaktan çıkarıp proaktif bir iş ortağına dönüştürüyor.

Hibrit Modellerin Doğuşu: Birçok büyük kuruluş, "hepsi ya da hiçbiri" yaklaşımından uzaklaşıyor. Hassas verilerini kendi sunucularında (On-Premise) tutarken, daha az kritik ve daha dinamik işlevler için SaaS uygulamalarını kullanıyorlar. Bu hibrit bulut yaklaşımı, her iki dünyanın en iyi yönlerini birleştirmeyi amaçlar.

Dikey SaaS (Vertical SaaS): Belirli bir endüstrinin (örneğin, inşaat, sağlık, hukuk) özel ihtiyaçlarına yönelik olarak tasarlanmış SaaS çözümleri giderek daha popüler hale geliyor. Bu platformlar, jenerik çözümlere göre çok daha derin ve sektöre özgü işlevsellik sunar.

Sonuç: Karar Anı - Stratejik Bir Seçim Yapmak

SaaS ve On-Premise arasındaki seçim, basit bir teknik tercih değildir; bu, işletmenizin gelecekteki çevikliğini, maliyet yapısını ve inovasyon kapasitesini belirleyecek stratejik bir karardır.

  • Verileriniz üzerinde mutlak kontrol, derin özelleştirme ve mevcut altyapı yatırımınızdan en iyi şekilde yararlanmak sizin için en önemli önceliklerse, On-Premise hala geçerli bir seçenek olabilir.
  • Düşük başlangıç maliyeti, hızlı kurulum, esneklik, anında ölçeklenebilirlik ve bakım yükünden kurtulmak istiyorsanız, pazarın da güçlü bir şekilde işaret ettiği gibi SaaS modern iş dünyasının ezici tercihidir.

Nihai kararınız ne olursa olsun, bu kararı verirken sadece bugünkü ihtiyaçlarınızı değil, aynı zamanda şirketinizin beş yıl sonra nerede olacağını da göz önünde bulundurmalısınız. Doğru seçilmiş bir yazılım modeli, işletmeniz için sadece bir araç değil, aynı zamanda büyümeyi tetikleyen bir katalizör olacaktır.

Keşfetmeye Devam Et
Kazanılmış Değer Analizi Ağustos 03 · 2 dk okuma
Doğrudan Proje Kontrol Kararları Açısından Kazanılmış Değer Analizi Yöntemi İle Uygulama Örneği

Kazanılmış Değer Analizi, proje kontrolünde önemli bir yöntemdir. Bu yazıda, proje performansını değerlendirmek için bu yöntemin nasıl kullanılacağını ve bir uygulama örneği ile kazanımlarını keşfedeceğiz.

Devamını Oku
Kazanılmış Değer Analizi Temmuz 27 · 3 dk okuma
Kazanılmış Değer Analizi İle İnşaat Projelerinin Performans Değerlendirmesi

Kazanılmış Değer Analizi, inşaat projelerinde maliyet ve zaman takibini optimize eder. Proje yöneticilerine performansı ölçmede, sapmaları analiz etmede ve gerçekçi tahminler yapmada önemli avantajlar sunar.

Devamını Oku
proje yönetimi Ocak 08 · 3 dk okuma
İyi Bir Mühendis İyi Bir Yönetici Olur Mu?

İyi bir mühendis, teknik bilgiyle donanmış olsa da, etkili bir yönetici olabilmesi için liderlik ve iletişim becerilerini geliştirmesi gerekir. Bu blog yazısında, mühendislik ve yöneticilik arasındaki dengeyi keşfedeceksiniz.

Devamını Oku

Başarı Hikayelerimiz

 

Tüm Şirketinizi Tek Ekrandan Yönetin

DIGITA'nın yurtiçi ve yurtdışında destek olduğu yüzlerce başarı hikayesinden bir tanesi de sizin şirketinizin olsun!

Çözüm İsteyin